29 Mart 2017 Çarşamba

Pertev Bilgen'den Nuri Karacan'a






Sevgili Nuri Kardeş,


Bir haftadır aşağı yukarı mektup almıyordum. Bu sabah 4 tane birden aldım. Tuhaf şey 4 ününde zarfları aynı 2 nişanlımdan, 1 senden, bir evden.
Geçelim bunu da. Nihayet geçen hafta cumartesi günü Modern san'atlar müzesine gittim. Alliance Fr. İle gidiyorum artık böyle yerlere. Mükemmel bir şey. Fransızca dinliyorum. İzahat almış oluyorum. Fevkalade bir şey. Hakikaten harika bir yer. Reproductionlarını gördüğüm resimlerim sahicilerini görmek. Pazar günüde Rodin ve Bourdelle müzesine gittim. Bunlarda harika idi. Meşhur olduğu için söylüyorum Rodin'in düşünen adamını gördüm. Sende görmüş olmalısın. Ben onu tek bir heykel sanıyordum. Meğerse bir kapı için yapılmış bir komposizyonun bir parçası imiş. Resim almak yasaktı. Ama punduna getirip 4 tane fotoğraf aldım. Düşünen adam, Kapının tamamı ve bourgeis de Calais. (2 tane). İyi çıktılarsa gösteririm geldiğimde.

Yarın dene Al. Fr. İle Louvre'a gideceğim. Grek Heykeli kısmı gezilecek.
Bilet işinin olduğuna cidden sevindim. Sağ olasın. Parisi nasıl anlatayım sana. Aslına bakarsan paris ama meşhur parisi dillere destan parisi kastediyorum. Bizim şehrimiz değil Sevgili Nuri. Bak anlatayım neden?

Şu meşhur paris evvela eylence şehri dinlenmeye daha doğrusu dinlendiğini sanıp daha fazla yorulmaya ihtiyacı olan zengin amerikalıların. nereden buldukları belli olmayan (parayı tabii, veya Amerikan Express bank (Travel Cheque) :)

Türklerin şehri= Çalıştığım ajansa asgari günde 4-5 tane Türk travellers cheque getiriyor= Onlar yalnız para harcamayı  Moulin Rouge'u, Folies Berger'i, Belkide Maxim's'i düşünüp yiyip içip eyleniyorlar. Onların aradığı her şey var. Pariste 20 gün kadar oluyor. Metroda 2 çocuk, 2 kadın 1 erkekli bir Türk ailesine rastladım. Kadının elinde bir paket (Creation ..... Fath) yazılı üstünde dönerken belkide bir hızlı manto alırlar olur biter. Birde arada sırada dönüşte tabii. Dostlarına "Ben Paristeyken" derler. (Senin Sevimli Ben paristeykenlerin bu .... dahil değildir bilesin). Belki de parisin sıcağından şikayet edip hiç 20° den yukarı çıkmadı. Gelecek sene Cote d'Azur'e gitmek niyetinde olduklarını söylerler olur bityer be Nuricik.

Paris bir bunların şehri Nuri. Bu gibi kimselerin anlatacağı çok şey olacaktır eminim.
Paris belki birazda Türk Talebelerinin şehri. 70.000 Fr. alıyorlarmış ayda. 2 tanesine rastladım ve topu topu 10 dakika konuşup ayrıldım. Bir daha da görmedim. Ayın 20 sinde paralarının bittiğinden şikayet ediyorlardı. Dün akşam ..... dönüşte 5-6 kişilik bir gruplarına rastladım metroda. Hiç sesimi çıkarmadan çevrelerinde durdum hep. Meraktan bakalım ne yapacaklar diye. Hani İstanbulda Yedikuleli yakışıklı olduğunu sanıp saçlarını yağ küpüne sokan esmer delikanlılar vardır. Onlar gibi idiler. Ve metroda ayak (Afedersin ceketleri tıpkı o esmer delikanlılar gibi omuzlarında idi). Tavuk etrafında horoz hani bir tuhaf dönüp kur yapar (Güvercinde yapar ama bir asildir onunki). Asaletide sıradan gelir ki 1 tek güvercini vardır erkeğin. İşte horoz gibi bir tuhaf dönüyorlardı sarışın çevresinde. Esmer olmanın verdiği gururla. Concorde,da indirler. Belki Montmarte,a belki Erbile gidiyorlardı. Bilmiyorum. [(Bu heriflerin hepsi Al. Fr.de yatıp yiyip içiyorlar, yeni ....... Ağustos imtihanında hiç biri (1 senedir ......) lisan diploması alamadı.] paris birazda bu heriflerin şehri Nuri. Devlet baba gönderiyor onlara.

Paris birazda kimseye bağlı olmayan daha doğrusu gayesiz gençlerin şehri. Zenginlerini /samimi değil yukarıda anlattığıma göre fukara (benim gibi) gazyesizlerin. Ayda 25-30 bin geçiyor eline belki bu adamın. Bu adam daha çok yola resim çizen (sözde genç artist-........................) genç artist. Ha Nuricik senin dediğin gibi. Geceleri Pigalle  de fişek atıyoruz. Gittiğimde gördüm sokaktaki sıraların üstünde amerikan salatasıyla şarap içip gelip geçen kızlara (tout seul) diye asılıyor. Belkide St. Michel deki [Cave]larda kafa çekip kestiriyor. İsanın bir sözü var bir yerde rastlamıştım- Yarınını düşünme- diyor. Aklı başında tefsirciler bunu nasıl tefsir etmişler. Okudum biliyorum ama geceki o genç bunu bugün yaşa da yarına allah kerim diye anlamış olmuş bitmiş.

Nuri Usta (öğlen yemeği yedim geldim).
Biraz da bize gelelim.
Yukarda anlattığım paris benim-bizim- parisimiz değil. Bizimki de şu: Evvela çalışmak: gidip bankada çalışmak evvela. -Arenne Paul Doumen 93. Agence K (Pessy)- Sonra daha doğrusu bankada bulunmak ve Fransızca çalışmak. Al. Fr. Devam etmek. Ancak geceleri saat 10:30 da otelime döne biliyorum.

Parisin bizim için yaşanacak bize hitap eden tarafları yok mu. Var. Paris birazda hatta bütün aksi sözlerime rağmen daha çok bizim şehrimiz. Biz entellektüel(!)ler içinde görülecek çok şey var. Müzeler, Abideler, Kiliseler, Adalet sarayları vs. vs. Mümkün olduğu kadar beleşine bu tarafı yaşamaya çalışıyoruz parisin bizde. O kadar Nuriciğim. Bir Türkle beraber gelmiş 2 gün beraber dolaşmıştık. Ben fotoğraf çektikçe "Boş ver şu taşların fotoğrafını çekmeyi de ver makinayı önlerinde senin fotoğrafını çekeyim" diyordu. İşte bizde durmadan bu taşları geziyor fotoğraflarını çekiyoruz. Fransızcayı öğrendik mi? Eh biraz. Okuduğumu biraz daha rahat anlıyorum sanki. Derdimi anlatıp dert dinleyecek kadar (hızlı konuşurlarsa bir bok anlamıyorum) da konuşuyorum. 1 ay daha bıradayım. Maşallah oldukça faydalı olacak bu geliş benim için. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder